10 Ekim 2010 Pazar

Doğum Kaygılarım

Son haftaya kadar hamilelik ve doğum sonrası ile ilgili birçok kaynak araştırması yapmama rağmen doğum yöntemlerini bile bile araştırmamıştım. Ve yine son haftaya kadar doktorum da, erken olduğunu düşündüğünü belirterek, doğum şekli konusundan hep uzak durdu.

Daha önce Amerikan Hastanesi'nde Doğum Öncesi Eğitim programına katıldığımdan bahsetmiştim. Katıldığım son haftaki eğitim konularından biri olan "Doğumda Anestezi"de doğum yöntemlerinin detayları anlatıldı. Beni bu kadar ürküten konu başlığında sevgilimin yanımda olması inanılmaz güç verdi.  

Bebeğimin karnımda kalması hali sonsuza kadar sürecekmiş gibi geliyordu. Doğumu düşündükçe, onu koklayacağım ilk anı düşündükçe korkularım artmıyor, azalıyor:)

3 Ekim 2010 Pazar

31. haftamız bitiyor

Cumartesi sabahı oğlumu göreceğim için, cuma gecesi heyecandan uyuyamadım. Normalde pek de makyaj yapmıyorum fakat dün sabah kalktım, hazırlandım. Bir güzel makyajımı yaptım. Şöyle bir düşündüm de sanki oğlum beni güzel görsün diye pek bakımlı gidiyorum onu görmeye.

Kocaman olmuş oğlum kocaman. 1.970 gram olmuş. 2 - 3 hafta önden gidiyor. Umarım 40. haftaya kadar dünyaya gelmez, çünkü son birkaç haftadır günde 25 - 30 gram alıyormuş. Kucağımıza alıp mıncıklayabilmek için çok da minyatür doğmasın istiyoruz:)

Bugün yıldönümümüzü kutladık. Aklıma başbaşa kutlamak dışında 3 kişi kutlayacağımız hiç gelmemişti. Oğlumuz, bizi kıskandığından mıdır nedir, sürekli pıtır pıtır kendini hatırlattı gün boyu.

Hayatımın tadını veren iki erkeğim de birbirini kıskanmaya başladı şimdiden:) Hadi bana kolay gelsin...

30 Eylül 2010 Perşembe

30 hafta 4 gün

Dün, Amerikan Hastanesi'nde hamileler için düzenlenen ücretsiz doğum öncesi programına katıldım. Bir hafta önce arkadaşımdan öğrenmiştim bu seminerleri. Öğrenir öğrenmez hastaneyi aradım fakat 6 haftalık olan program başlamıştı, o nedenle 5. haftadan başladım. 6. hafta bittikten sonra, sonraki programla devam edeceğim. Eşinizin iş çıkış saati uygun oluyorsa, eşinizle gitmenizi tavsiye ederim. Katılmak isteyen olursa "http://www.americanhospitalistanbul.com/TR/OnlineHizmetler/DogumOncesiEgitimProgramlari.aspx" linkini inceleyebilir.

Aylardır, hatta hayatımda hiç o kadar hamile kadını birarada görmemiştim. Toplam 13 kadın vardı. Hepimizde de aynı hal vardı. Program öncesi sunulan yemeklere karşı bir meyil, şişmiş bacaklar, "sizin kaçıncı haftanız?", "siz kaç kilo aldınız?" soruları...

Çok genel bilgiler gibi gelse de önemli detaylar anlatılıyor. Katılacaksanız yanınıza not defterinizi almanızda fayda var. Eşim, eğitim saatinde çalıştığı için gelemedi. Çıkışta buluştuk. Heyecanla notlarımı onunla paylaştım.

En çok aklımda kalan cümle; "Babalar bebeğin doğumuyla birlikte emzirme dışındaki herşeyi yapabilir!" :))

Anlatacak çok şey var ama malum uyku saati. Bundan sonra aylarca evde olduğum için öğrendiğim ve tecrübe ettiğim detayları yavaş yavaş sizlerle paylaşacağım.

27 Eylül 2010 Pazartesi

31. haftamıza girmiş bulunuyoruz

Son haftalarda vakit pek geçmiyor diyordu deneyimi olanlar. Bu durum bende şimdiden başladı. Değil günleri, saatleri saymaya başladım:)

Her günü heyecanlı kılan  bir olayımız mutlaka oluyor. Bugünün olayı; oğluma kuzenlerinden kıyafetler, battaniye ve havlular geldi. Ayrıca internetten siparişini verdiğimiz organik şampuanımız, masaj yağımızı ve pişik kremimiz de geldi.

Bu arada en büyük dertlerimden biri oyuncak oldu. Nedenini de anlatayım. Babamızla birlikte birçok yere baktık, ufaklığın başucuna birkaç oyuncak koyalım diye. Çin'de üretilen oyuncaklardan başka oyuncak bulamadık maalesef. Mağazalarda genelde ürünün hangi ülkede yapıldığının yazılı olduğu yerin tam üzerine etiket yapıştırıyorlar. Aklınızda olsun. Karar verdim, hediye getirmek isteyenlere oyuncak getirmeyin diyeceğim. Eminim bozulanlar, şaşıranlar da olacaktır, ama olsun.

Kıyafetlerimiz o kadar küçücük ki...:) Hepsi tertemizdi ama yine de yıkadım. Yarın da ütüleyip katlamakla ve oğlumu kıyafetleri içinde hayal etmekle geçecek şimdiden belli...

24 Eylül 2010 Cuma

29 hafta 5 gün

Heyecanla bilgisayarımın başına geçtim ve bugünümüzü anlatmaya çalışacağım...

Bu sabah yataktan zor kalktık oğlumla, çünkü uykuların pek tadı kalmadı. Beş yastıkla yatıyoruz geceleri:) Nerdeyse sadece süt ve süt ürünlerinden oluşan kahvaltımı hazırlayıp yaptıktan sonra hemen oturdum. Çünkü yorulmuştuk.

Sesimin pek iç açıcı olmadığını bildiğimden, oturdum ve kara kara oğluma nasıl ninni söyleyeceğimi düşünmeye başladım. Oysa tüm annelerin ve öğretmenlerin sesi güzel değil miydi? Yok yok, ben anne de olsam sesim güzel değil :( Muhteşem sesli Montserras Figueras'ın dünyanın farklı coğrafyalarından toplam 72 milletin ninnisini topladığı 'Ninna Nanna' cd'sini dinletmek geldi aklıma. Hemen açtım cd çaları. Dün tepinen bebek, bugün müziği dinledikten sonra daha bir sakin sanki.

Yıllardır çalıştığım ve hastalık gibi durumlar dışında evde pek vakit geçirmediğim için sıkıldığımı anlayan babamız akşamüstü aradı ve dışarda yemek yemeyi önerdi. Heyecanla hazırlandım ve Beyoğlu'nda buluştuk, biraz yürüdük ve Karaköy'de Karaköyüm (http://www.karakoyum.com/) 'de yemek yedik. Bu arada bilmeyenlere Karaköyüm'de mutlaka yemek yemelerini öneririm.

Artık babamızın akşam ilk sorusu 'oğlumuz bugün ne yaptı?' oluyor. Ben de tıpkı ilkokul günlerimde henüz merdivenlerden yukarı çıkarken anneme heyecanla gün içinde neler yaptığımızı anlattığım gibi başlıyorum anlatmaya ve biliyorum ki oğlumdan bahsederken gözlerim ışıldıyor. 

...
Hayatımda bu heyecanı bana yaşattığın için, bu haftalarda geceyi gündüzü birbirinden ayırmayı öğrenen gözlerine ölürüm senin güzel oğlum...

23 Eylül 2010 Perşembe

Kaç haftadır bir türlü kendimi toparlayıp yazmaya başlayamadım. Bugün  tüm kararlılığımla başlıyorum. Oğlum kocaman oldu artık. Şu an 30. haftamızdayız ve 29. haftamızda 1.700 gramdı. Anlaşılacağı üzere kendisi biraz iri bir bebek:)

Bu haftaya kadar neler oldu derseniz, neler neler oldu. Beşinci haftada hissettim hamile olduğumu ve o günden bu yana ne duygular yaşadım bilseniz.

Pazartesi günü itibariyle işe gitmiyorum. Bakalım oğlumla ev hayatımız nasıl olacak. Bugünden önceki üç gün işyeri ile ilgili birkaç işim vardı. Onları hallettim ama yorucu geldi. Zannediyorum tam vaktinde başlamışım dinlenmeye. Nefes nefese eve zor atıyorum kendimi.

Ben dinlendikçe oğlumun keyfi pek yerinde oluyor. O kadar bana bağlı ki kuzumun hali. ben üzgünsem saatlerce hareket etmiyor, ama ben mutluysam da onu yerinde tutmak mümkün olmuyor. Hele annesi tatlı yerse değmeyin kuzumun keyfine. İş yerinde gün içinde bir iki kez pıt pıt yapan pıtırcığım şimdi yerinde durmaz oldu. O kadar ki iç organlarımı acıttı bugün ve bu nedenle de ilk kavgamızı ettik. Kızdım annesinin canını yaktığı için:)

İlk gün için bu kadar yeter zannediyorum. Zira uykum geldi. Bilir misiniz bilmiyorum ama hamile bir kadının uykusu geldiyse olduğu yerde uyuyabiliyor. Ben hemen yatağıma kaçayım şimdi.